Temsil edilen kırsal bölgede yeni iş imkanlarının yaratılması, sosyal yaşam ve iş koşullarının iyileştirilmesi
CİDE YEREL EYLEM GRUBU DERNEĞİ
2016
Bölgesel
-
Atakan Akman
SERDAR KAPTAN
(532) 727 2300
[email protected]
Kasaba Mahallesi Vali Murat Bey Sok. 12/2 Cide/Kastamonu
(366) 866 2300
[email protected]
http://www.cideyereleylemgrubu.com
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten. Çocuklar burada hayata daha sıkı sıkı tutunacaklar inşallah. Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten. Çocuklar burada hayata daha sıkı sıkı tutunacaklar inşallah. Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten. Çocuklar burada hayata daha sıkı sıkı tutunacaklar inşallah. Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten. Çocuklar burada hayata daha sıkı sıkı tutunacaklar inşallah. Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
aa DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
aa DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
aa DEVAMINI OKU
s DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
s DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Bu ekibin sunduğu şeyi hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim çalışmasına katılmıştım ve grup, organizasyon, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek hazırlamak ve yemek her şey çok güzeldi. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU Ankara İli 2. Bölge Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sayı : 73799008.Sos. Hizm. Bir. 25/10/2016 Konu: ANTES VAKFI REFERANS İLGİLİ MAKAMA Dr. Sami Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Sosyal Hizmet Birimi 16.02.2011 tarihli Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulama Yönergesi kapsamında oluşturulmuş bir hastane birimidir. İlgili yönergenin birim sorumlusunun görev ve sorumluluklarını belirleyen 11.maddesinin g fıkrasında “Sivil toplum kuruluşları ve gönüllülerin katkı ve katılımlarını sağlar ve hizmetlerini düzenler” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm kapsamında yaklaşık 3 yıldır ANTES(ARİF-NEVİN TAMAÇ) Vakfı ile ortak bir çok proje ve çalışma yürütülmektedir. ANTES Vakfı düzenlediği kermes ve sergilerden gelen gelir ile hastanemizde tedavi gören çocuklara yönelik katkılarda bulunmuştur. Çeşitli cihaz temini, sosyal etkinlikler (yeni yıl, 23 Nisan Şenliği vb), ayni yardımlar (ihtiyaç sahibi hasta ve yakınları için pijama, kıyafet, iç çamaşırı vb) bu katkılardan bir kaçıdır. Son olarak 23 Nisan 2016’da yapılan Geleneksel 23 Nisan Şenliğimizin organizasyonuna çocukların yattıkları servislerin balon dekorasyonunu yaptırarak katkı vermişlerdir. Bu yazı 25.10.2016 tarihinde ANTES Vakfının hastanemize yaptığı çalışmaları belgelendirme amacıyla düzenlenmiştir. HAŞİM KİRAZ SOSYAL HİZMET UZMANI TIBBİ SOSYAL HİZMET BİRİM SORUMLUSU DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Öğretmenim, ben orayı çok sevdim. Çok sıcak kanlıydınız. Resimler yaptık; karakter yarattık. Oyun oynayarak tiyatro gibi şeyler yaptık. Bunların bana bir faydası oldu mu? Evet oldu, hayata bakış açımı değiştirdi. Yani hayata daha farklı bağlandım. Birçok arkadaş edindim sayenizde. İyiki gelmeyi kabul etmişim. Bir aile olmuştuk. Her şeyden çok hoşlandım. Siz çok iyi biriydiniz. Gönüllü ablalarım ve abilerim bizimle çok ilgilendiler. Umarım sizi üzecek bir şey yapmamışımdır. En kısa zamanda görüşmek üzere. DEVAMINI OKU
Öğretmenim, ben orayı çok sevdim. Çok sıcak kanlıydınız. Resimler yaptık; karakter yarattık. Oyun oynayarak tiyatro gibi şeyler yaptık. Bunların bana bir faydası oldu mu? Evet oldu, hayata bakış açımı değiştirdi. Yani hayata daha farklı bağlandım. Birçok arkadaş edindim sayenizde. İyiki gelmeyi kabul etmişim. Bir aile olmuştuk. Her şeyden çok hoşlandım. Siz çok iyi biriydiniz. Gönüllü ablalarım ve abilerim bizimle çok ilgilendiler. Umarım sizi üzecek bir şey yapmamışımdır. En kısa zamanda görüşmek üzere. DEVAMINI OKU
Öğretmenim, ben orayı çok sevdim. Çok sıcak kanlıydınız. Resimler yaptık; karakter yarattık. Oyun oynayarak tiyatro gibi şeyler yaptık. Bunların bana bir faydası oldu mu? Evet oldu, hayata bakış açımı değiştirdi. Yani hayata daha farklı bağlandım. Birçok arkadaş edindim sayenizde. İyiki gelmeyi kabul etmişim. Bir aile olmuştuk. Her şeyden çok hoşlandım. Siz çok iyi biriydiniz. Gönüllü ablalarım ve abilerim bizimle çok ilgilendiler. Umarım sizi üzecek bir şey yapmamışımdır. En kısa zamanda görüşmek üzere. DEVAMINI OKU
Canım oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg olarak sezaryen ile dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Kuvözde kaldığı süre içinde hiç kilo almadı. Taburcu olduktan sonra kesinlikle anne sütü vermemem gerektiği, sebebinin ise kan şekerinin düşmesi olduğu doktor tarafından söylendi. Ve neredeyse 1 yıl aynı hastaneye kontrole götürdüm. Kontrole götürdüğümde kilo ya da fiziki gelişimine baktılar. Oysa ki Mert 1 yaşına gelmişti, emeklemiyor ve oturamıyordu. Doktorumuza sorduğumda "küçük doğdu" yaşıtlarını geç takip eder dedi. Bizim de aklımıza kötü bir şey gelmedi. Mert artık 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Fizik tedavi görmemiz gerekiyordu. Ben hala işin ciddiyetini anlamıyordum. Mert beni anlıyor, konuşuyor ve çevremdeki herkes geç yürür diyordu. Aslında bu söylediklerim benim için bahane, konduramadım yakışmadı bitaneme... Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'na başvurduk ve kabul edildik. Yeni ve bambaşka bir başlangıç oldu hayatımızda. Haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Fizyoterapistim farkında olmadan ona güvenmemi sağladı. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Aslında bütün dünyam yıkılmıştı ve Mert'in rahatsızlığından ilk başta kimseye bahsetmemiştim. Daha sonra anlatmaya ihtiyaç duyduğumda ise kimse anlamamıştı. Anladım ki kocaman bir kalabalığın içinde tek başımayım. Ama benim yalnızlığım veya umutlarımın yıkılması o kadar da önemli değildi. Önemli olan oğlumun sağlığı ve yarın büyüdüğü zaman gözlerinin içine rahatça bakabilmemdi. Onun için elimden ne gelirse yapmamdı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyor ve yarınlarımdan korkuyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor, o hafta sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tabiri caizse kararan umutlarımın yeniden aydınlanması için ışık tutuyor ve bana yol gösteriyor. Ben de bu yolda hiç tereddütsüz ilerliyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor." Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Mert'in Annesi, Cevriye Hanım DEVAMINI OKU
Canım oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg olarak sezaryen ile dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Kuvözde kaldığı süre içinde hiç kilo almadı. Taburcu olduktan sonra kesinlikle anne sütü vermemem gerektiği, sebebinin ise kan şekerinin düşmesi olduğu doktor tarafından söylendi. Ve neredeyse 1 yıl aynı hastaneye kontrole götürdüm. Kontrole götürdüğümde kilo ya da fiziki gelişimine baktılar. Oysa ki Mert 1 yaşına gelmişti, emeklemiyor ve oturamıyordu. Doktorumuza sorduğumda "küçük doğdu" yaşıtlarını geç takip eder dedi. Bizim de aklımıza kötü bir şey gelmedi. Mert artık 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Fizik tedavi görmemiz gerekiyordu. Ben hala işin ciddiyetini anlamıyordum. Mert beni anlıyor, konuşuyor ve çevremdeki herkes geç yürür diyordu. Aslında bu söylediklerim benim için bahane, konduramadım yakışmadı bitaneme... Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'na başvurduk ve kabul edildik. Yeni ve bambaşka bir başlangıç oldu hayatımızda. Haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Fizyoterapistim farkında olmadan ona güvenmemi sağladı. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Aslında bütün dünyam yıkılmıştı ve Mert'in rahatsızlığından ilk başta kimseye bahsetmemiştim. Daha sonra anlatmaya ihtiyaç duyduğumda ise kimse anlamamıştı. Anladım ki kocaman bir kalabalığın içinde tek başımayım. Ama benim yalnızlığım veya umutlarımın yıkılması o kadar da önemli değildi. Önemli olan oğlumun sağlığı ve yarın büyüdüğü zaman gözlerinin içine rahatça bakabilmemdi. Onun için elimden ne gelirse yapmamdı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyor ve yarınlarımdan korkuyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor, o hafta sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tabiri caizse kararan umutlarımın yeniden aydınlanması için ışık tutuyor ve bana yol gösteriyor. Ben de bu yolda hiç tereddütsüz ilerliyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor." Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Mert'in Annesi, Cevriye Hanım DEVAMINI OKU
Boran 2005 yılında aramıza katıldı. Sekiz aylıkken doktoru Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. İlk zamanlar sadece emeklemesi ve yürümesi üzerine çalışmalar yapıldı, bir yaşını tamamladıktan sonra ise Boran’daki farklılığın sadece fiziksel olmadığı, mental gerilik olduğunun farkına varıldı. Göz kontağı kurmuyor, sesler çıkarmıyor, yönergelere cevap vermiyordu. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Bir kaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Bu iki yıllık süreç içerisindeki Boran’ın gelişimi bizim için çok büyük bir adım oldu. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nın Boran için doğru adres olduğunu öğrendik. Vakıf bünyesindeki Rehabilitasyon Merkezi bu alanda ciddi bir açığı kapatmaktadır. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. Bizim için bir umut oldular. DEVAMINI OKU
Canım oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg olarak sezaryen ile dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Kuvözde kaldığı süre içinde hiç kilo almadı. Taburcu olduktan sonra kesinlikle anne sütü vermemem gerektiği, sebebinin ise kan şekerinin düşmesi olduğu doktor tarafından söylendi. Ve neredeyse 1 yıl aynı hastaneye kontrole götürdüm. Kontrole götürdüğümde kilo ya da fiziki gelişimine baktılar. Oysa ki Mert 1 yaşına gelmişti, emeklemiyor ve oturamıyordu. Doktorumuza sorduğumda "küçük doğdu" yaşıtlarını geç takip eder dedi. Bizim de aklımıza kötü bir şey gelmedi. Mert artık 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Fizik tedavi görmemiz gerekiyordu. Ben hala işin ciddiyetini anlamıyordum. Mert beni anlıyor, konuşuyor ve çevremdeki herkes geç yürür diyordu. Aslında bu söylediklerim benim için bahane, konduramadım yakışmadı bitaneme... Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'na başvurduk ve kabul edildik. Yeni ve bambaşka bir başlangıç oldu hayatımızda. Haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Fizyoterapistim farkında olmadan ona güvenmemi sağladı. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Aslında bütün dünyam yıkılmıştı ve Mert'in rahatsızlığından ilk başta kimseye bahsetmemiştim. Daha sonra anlatmaya ihtiyaç duyduğumda ise kimse anlamamıştı. Anladım ki kocaman bir kalabalığın içinde tek başımayım. Ama benim yalnızlığım veya umutlarımın yıkılması o kadar da önemli değildi. Önemli olan oğlumun sağlığı ve yarın büyüdüğü zaman gözlerinin içine rahatça bakabilmemdi. Onun için elimden ne gelirse yapmamdı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyor ve yarınlarımdan korkuyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor, o hafta sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tabiri caizse kararan umutlarımın yeniden aydınlanması için ışık tutuyor ve bana yol gösteriyor. Ben de bu yolda hiç tereddütsüz ilerliyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor." Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Mert'in Annesi, Cevriye Hanım DEVAMINI OKU
Boran 2005 yılında aramıza katıldı. Sekiz aylıkken doktoru Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. İlk zamanlar sadece emeklemesi ve yürümesi üzerine çalışmalar yapıldı, bir yaşını tamamladıktan sonra ise Boran’daki farklılığın sadece fiziksel olmadığı, mental gerilik olduğunun farkına varıldı. Göz kontağı kurmuyor, sesler çıkarmıyor, yönergelere cevap vermiyordu. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Bir kaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Bu iki yıllık süreç içerisindeki Boran’ın gelişimi bizim için çok büyük bir adım oldu. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nın Boran için doğru adres olduğunu öğrendik. Vakıf bünyesindeki Rehabilitasyon Merkezi bu alanda ciddi bir açığı kapatmaktadır. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. Bizim için bir umut oldular. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda kurumunuza başladı. Bu olay sayesinde kızımız ve biz farklı bir dünya olan problemli çocukların, gençlerin profesyonelce eğitilip, bakımlarının yapıldığı, sağlıklarının iyi bir şekilde takip edildiği kurumunuzla tanışmış olduk. Daha önce böyle bir kurumun varlığından haberdar değildik. Kızımız havuz ve suyla ve biz de hidroterapiyle ilk olarak kurumunuzda tanıştık. Ders için gerekli materyalleri temin edip ilk derse başladığımızda, kızım suyu çok sevdiği ve daha önce nasıl bir ortamla karşılaşacağını ve orada ne gibi şeyler yapacaklarını konuştuğumuz için çok problem yaşamadık. Kızım ortamı görünce ve öğretmeninin sıcaklığı ile kolay uyum sağladı. Suyla ilk tanıştığında ve ilk birkaç hafta kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Eğitmeninin verdiği komutları yerine getiremiyordu. Sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Mesafe algısı ve odaklanma ile el - göz koordinasyonunda problemimiz vardı. 1 yıldır kurumunuza geliyorum. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Bizde bunu kurumunuza borçluyuz. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Kurumunuzda bu eğitimle tanıştı ve sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve kurumunuza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
Bu ekibin sunduğu şeyi hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim çalışmasına katılmıştım ve grup, organizasyon, program, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek hazırlamak ve yemek yani çalışmadaki her şey çok güzeldi. Bana umut verdi. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi ekibinin sunduğu "şiddetsiz bir dünya" hayalini hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim atölyesine katılmıştım ve çalışma sonrası bu hayalin gerçek olabileceğine inandım çünkü bunu deneyimledim. Grup yönetimi, çalışmanın tüm organizasyonu, eğitim programı, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek ve eylemek yani çalışmadaki her şey çok güzeldi. Bana umut verdi. Şiddetsiz bir iletişimin mümkün olduğuna artık inanıyorum ve değişime kendimden başlayacağım. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. DEVAMINI OKU
Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. DEVAMINI OKU
Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
Canım oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg olarak sezaryen ile dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Kuvözde kaldığı süre içinde hiç kilo almadı. Taburcu olduktan sonra kesinlikle anne sütü vermemem gerektiği, sebebinin ise kan şekerinin düşmesi olduğu doktor tarafından söylendi. Ve neredeyse 1 yıl aynı hastaneye kontrole götürdüm. Kontrole götürdüğümde kilo ya da fiziki gelişimine baktılar. Oysa ki Mert 1 yaşına gelmişti, emeklemiyor ve oturamıyordu. Doktorumuza sorduğumda "küçük doğdu" yaşıtlarını geç takip eder dedi. Bizim de aklımıza kötü bir şey gelmedi. Mert artık 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Fizik tedavi görmemiz gerekiyordu. Ben hala işin ciddiyetini anlamıyordum. Mert beni anlıyor, konuşuyor ve çevremdeki herkes geç yürür diyordu. Aslında bu söylediklerim benim için bahane, konduramadım yakışmadı bitaneme... Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'na başvurduk ve kabul edildik. Yeni ve bambaşka bir başlangıç oldu hayatımızda. Haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Fizyoterapistim farkında olmadan ona güvenmemi sağladı. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Aslında bütün dünyam yıkılmıştı ve Mert'in rahatsızlığından ilk başta kimseye bahsetmemiştim. Daha sonra anlatmaya ihtiyaç duyduğumda ise kimse anlamamıştı. Anladım ki kocaman bir kalabalığın içinde tek başımayım. Ama benim yalnızlığım veya umutlarımın yıkılması o kadar da önemli değildi. Önemli olan oğlumun sağlığı ve yarın büyüdüğü zaman gözlerinin içine rahatça bakabilmemdi. Onun için elimden ne gelirse yapmamdı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyor ve yarınlarımdan korkuyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor, o hafta sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tabiri caizse kararan umutlarımın yeniden aydınlanması için ışık tutuyor ve bana yol gösteriyor. Ben de bu yolda hiç tereddütsüz ilerliyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor." Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Mert'in Annesi, Cevriye Hanım DEVAMINI OKU
Boran 2005 yılında aramıza katıldı. Sekiz aylıkken doktoru Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. İlk zamanlar sadece emeklemesi ve yürümesi üzerine çalışmalar yapıldı, bir yaşını tamamladıktan sonra ise Boran’daki farklılığın sadece fiziksel olmadığı, mental gerilik olduğunun farkına varıldı. Göz kontağı kurmuyor, sesler çıkarmıyor, yönergelere cevap vermiyordu. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Bir kaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Bu iki yıllık süreç içerisindeki Boran’ın gelişimi bizim için çok büyük bir adım oldu. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nın Boran için doğru adres olduğunu öğrendik. Vakıf bünyesindeki Rehabilitasyon Merkezi bu alanda ciddi bir açığı kapatmaktadır. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. Bizim için bir umut oldular. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda kurumunuza başladı. Bu olay sayesinde kızımız ve biz farklı bir dünya olan problemli çocukların, gençlerin profesyonelce eğitilip, bakımlarının yapıldığı, sağlıklarının iyi bir şekilde takip edildiği kurumunuzla tanışmış olduk. Daha önce böyle bir kurumun varlığından haberdar değildik. Kızımız havuz ve suyla ve biz de hidroterapiyle ilk olarak kurumunuzda tanıştık. Ders için gerekli materyalleri temin edip ilk derse başladığımızda, kızım suyu çok sevdiği ve daha önce nasıl bir ortamla karşılaşacağını ve orada ne gibi şeyler yapacaklarını konuştuğumuz için çok problem yaşamadık. Kızım ortamı görünce ve öğretmeninin sıcaklığı ile kolay uyum sağladı. Suyla ilk tanıştığında ve ilk birkaç hafta kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Eğitmeninin verdiği komutları yerine getiremiyordu. Sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Mesafe algısı ve odaklanma ile el - göz koordinasyonunda problemimiz vardı. 1 yıldır kurumunuza geliyorum. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Bizde bunu kurumunuza borçluyuz. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Kurumunuzda bu eğitimle tanıştı ve sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve kurumunuza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Boran 2005 yılında aramıza katıldı. Sekiz aylıkken doktoru Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. İlk zamanlar sadece emeklemesi ve yürümesi üzerine çalışmalar yapıldı, bir yaşını tamamladıktan sonra ise Boran’daki farklılığın sadece fiziksel olmadığı, mental gerilik olduğunun farkına varıldı. Göz kontağı kurmuyor, sesler çıkarmıyor, yönergelere cevap vermiyordu. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Bir kaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Bu iki yıllık süreç içerisindeki Boran’ın gelişimi bizim için çok büyük bir adım oldu. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nın Boran için doğru adres olduğunu öğrendik. Vakıf bünyesindeki Rehabilitasyon Merkezi bu alanda ciddi bir açığı kapatmaktadır. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. Bizim için bir umut oldular. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda kurumunuza başladı. Bu olay sayesinde kızımız ve biz farklı bir dünya olan problemli çocukların, gençlerin profesyonelce eğitilip, bakımlarının yapıldığı, sağlıklarının iyi bir şekilde takip edildiği kurumunuzla tanışmış olduk. Daha önce böyle bir kurumun varlığından haberdar değildik. Kızımız havuz ve suyla ve biz de hidroterapiyle ilk olarak kurumunuzda tanıştık. Ders için gerekli materyalleri temin edip ilk derse başladığımızda, kızım suyu çok sevdiği ve daha önce nasıl bir ortamla karşılaşacağını ve orada ne gibi şeyler yapacaklarını konuştuğumuz için çok problem yaşamadık. Kızım ortamı görünce ve öğretmeninin sıcaklığı ile kolay uyum sağladı. Suyla ilk tanıştığında ve ilk birkaç hafta kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Eğitmeninin verdiği komutları yerine getiremiyordu. Sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Mesafe algısı ve odaklanma ile el - göz koordinasyonunda problemimiz vardı. 1 yıldır kurumunuza geliyorum. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Bizde bunu kurumunuza borçluyuz. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Kurumunuzda bu eğitimle tanıştı ve sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve kurumunuza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda kurumunuza başladı. Bu olay sayesinde kızımız ve biz farklı bir dünya olan problemli çocukların, gençlerin profesyonelce eğitilip, bakımlarının yapıldığı, sağlıklarının iyi bir şekilde takip edildiği kurumunuzla tanışmış olduk. Daha önce böyle bir kurumun varlığından haberdar değildik. Kızımız havuz ve suyla ve biz de hidroterapiyle ilk olarak kurumunuzda tanıştık. Ders için gerekli materyalleri temin edip ilk derse başladığımızda, kızım suyu çok sevdiği ve daha önce nasıl bir ortamla karşılaşacağını ve orada ne gibi şeyler yapacaklarını konuştuğumuz için çok problem yaşamadık. Kızım ortamı görünce ve öğretmeninin sıcaklığı ile kolay uyum sağladı. Suyla ilk tanıştığında ve ilk birkaç hafta kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Eğitmeninin verdiği komutları yerine getiremiyordu. Sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Mesafe algısı ve odaklanma ile el - göz koordinasyonunda problemimiz vardı. 1 yıldır kurumunuza geliyorum. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Bizde bunu kurumunuza borçluyuz. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Kurumunuzda bu eğitimle tanıştı ve sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve kurumunuza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yriyorda bunu gerçekten destekliyorum saygıla DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yriyorda bunu gerçekten destekliyorum saygıla DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yriyorda bunu gerçekten destekliyorum saygıla DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yriyorda bunu gerçekten destekliyorum saygıla DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yriyorda bunu gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yriyorda bunu gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Ülkemizin ilk ve tek İlaçsız Rehabilite Programını uygulayan Kurtuluş Vakfı , Uyuşturucu Bağımlılığı konusunda %84 başarısıyla yolunda emin adımlarla ilerliyor. Hiç ilaç kullanılmadan gençlerimizi topluma kazandırıyor ve kendinden emin bireyler haline getiriyoruz. DEVAMINI OKU
Ülkemizin ilk ve tek İlaçsız Rehabilite Programını uygulayan Kurtuluş Vakfı , Uyuşturucu Bağımlılığı konusunda %84 başarısıyla yolunda emin adımlarla ilerliyor. Hiç ilaç kullanılmadan gençlerimizi topluma kazandırıyor ve kendinden emin bireyler haline getiriyoruz. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. DEVAMINI OKU
Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
WERWER DEVAMINI OKU
WERWER DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV Mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
WERWER DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'i mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
WERWER DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Darüşşafaka Eğitim Kurumları, 20 Eylül'de 121'i yeni toplam 952 öğrencisiyle yeni ders yılına başladığında Emre, onların arasında yoktu. Ders yılı başladıktan yaklaşık bir ay sonra ise adeta bir mucize oldu. Şenesenevler Rezidans'ta yaşayan ve geçtiğimiz sene yaptığı bağışla fazladan 10 öğrencinin Darüşşafaka'ya alınmasını sağlayan Halidun Tınaztepe, bu yıl da fazladan alınacak bir öğrencinin sekiz yıllık tüm eğitim masraflarını karşılayacağını Cemiyet'e bildirdi. Yeni eğitim-öğretim yılına başlandıktan yaklaşık bir ay sonra Emre’nin ağabeyinin telefonu çaldı ve Emre’nin Darüşşafaka’ya kabulü bildirildi. Aynı günün akşamı Emre ve ağabeyi, ilk otobüsle İstanbul’a geldi. Darüşşafakalı Emre Artık, Darüşşafaka Ortaokulu 1. sınıf öğrencisi olan Emre, öyküsünü şöyle anlatıyor: "12 kardeşiz, ben de 11. çocuğum. En büyük ağabeyimle yaşıyordum. Üçüncü sınıftayken ağabeylerimden biri Darüşşafaka Sınavı'na girmemi istedi. Onun üniversiteye giden kızı da beni çalıştırmaya başladı. Bu yıl sınava girdim. Sonuçlar açıklandığında Darüşşafaka'yı aradık. Ne yazık ki listelerde adım yoktu. Kazanamadığım için çok üzülmüştüm. Bunun üzerine ağabeyim Zaferler Ortaokulu'na kaydımı yaptırdı ve beni bir yurda verdi." "Büyük bir şans..." Eğitimine Van'da devam ederken Darüşşafaka'dan gelen bir telefonla hayatı değişen Emre, şöyle konuşuyor: "Yaklaşık bir ay sonra Darüşşafaka'dan ağabeyimi arayıp, okula kabul edildiğimi bildirmişler. Ağabeyim gelip, beni yurttan aldı. İlk otobüse bilet aldık. İstanbul'a gelirken önce heyecanlandım, biraz da korktum. Sonra kendi kendime, 'heyecanlanacak ya da korkacak bir şey yok. Sadece ailemden uzak kalacağım ama hiçbir şeyim eksik olmayacak. Pek çok çocuğun sahip olmadığı imkanlara sahip olarak okuyacağım. Bu büyük bir şans' dedim." Bir ay geç başlamanın yarattığı ders kaybının telafisi için harıl harıl çalışan Emre, "Geç başladığım için derslerde biraz zorlanıyorum ama benim için özel program uygulanıyor. Derslerim bittikten sonra ek çalışmalar yapıyorum. Öğretmenlerim bire bir beni çalıştırıyor" diyor. En sevdiği dersin matematik olduğunu belirten Emre'nin hedefi ise pilot olmak: "Önceleri astronot olmak istiyordum ama 'Türkiye'de hiç kimse astronot olamamış, ben nasıl olabilirim?' diye düşününce pilot olmaya karar verdim. Yine de uzayla ilgileniyorum, çünkü çok merak ediyorum. Burada planetaryum ve gözlemevi olduğunu öğrendiğimde çok mutlu oldum. Belki yeniden astronot olmayı düşünebilirim." Bu yıl basketbol kulübüne başlayan Emre, ek dersler nedeniyle antrenmanlara her zaman katılamamaktan yakınsa da şimdiden önümüzdeki yılların etkinlik planını yapmış bile: "Gelecek sene basketbol antrenmanlarını hiç kaçırmayacağım. Ayrıca model uçak kulübüne gireceğim. Bir de gitar çalmak istiyorum." Sınıf arkadaşlarıyla çabucak kaynaştığını anlatan Emre, "Hepsi benim açığımı kapatmam için destek veriyor" diyor. Hafta sonlarını bazen İstanbul'da yaşayan ablasının yanında geçirdiğini ifade eden Emre, "Ama daha çok okulda kalıyorum. Daha eğlenceli oluyor. Cumartesi origami kulübüne gidiyorum, ders çalışıyorum. Pazar günü ise gezilere katılıyorum. İstanbul'a ilk kez geliyorum ama çabuk uyum sağladım. Sadece havası biraz kirli..." Artık geleceğe daha umutla baktığını kaydeden Emre, üniversiteyi yurt dışında okumayı istiyor. Koşulları taşıyan tüm öğrencilere Darüşşafaka Sınavı'na davet eden Emre, "Burada her şey çok farklı... Daha önce okuduğum okullara hiç benzemiyor. Ama beni en çok şaşırtan şey 'sevgi' oldu. Burada herkes birbirini seviyor, koruyor. Öğretmenlerimiz, ablalarımız, ağabeylerimiz bizimle ilgileniyor. Oysa eski okulumda bizi kendi başımıza bırakırlardı. Burada ise her zaman bizimle ilgilenen, yönlendiren birileri var. Bir de yemekler çok güzel" diye duygularını ifade ediyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım."Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Ben de ilgilendim. 29 Mayıs'ta Sivas'ta sınava girdi. Dedesiyle birlikte götürdük. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Bak, ben liseyi bitirdim, ola ola tahsilli çiftçi oldum. Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." 2010'da ikinci evliliğini yapan ve bu evlilikten de bir çocuğu olan Sevgi Hanım, "Diyar için kardeşinden ayrılmak da zor oldu, çünkü benden fazla ilgilendi. Eşim de Diyar'ın Darüşşafaka'ya gitmesini destekledi. 'Okuyup, kurtulsun çocuk' dedi. Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi, yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Ben de ilgilendim. 29 Mayıs'ta Sivas'ta sınava girdi. Dedesiyle birlikte götürdük. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Bak, ben liseyi bitirdim, ola ola tahsilli çiftçi oldum. Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." 2010'da ikinci evliliğini yapan ve bu evlilikten de bir çocuğu olan Sevgi Hanım, "Diyar için kardeşinden ayrılmak da zor oldu, çünkü benden fazla ilgilendi. Eşim de Diyar'ın Darüşşafaka'ya gitmesini destekledi. 'Okuyup, kurtulsun çocuk' dedi. Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi, yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Ben de ilgilendim. 29 Mayıs'ta Sivas'ta sınava girdi. Dedesiyle birlikte götürdük. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Bak, ben liseyi bitirdim, ola ola tahsilli çiftçi oldum. Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." 2010'da ikinci evliliğini yapan ve bu evlilikten de bir çocuğu olan Sevgi Hanım, "Diyar için kardeşinden ayrılmak da zor oldu, çünkü benden fazla ilgilendi. Eşim de Diyar'ın Darüşşafaka'ya gitmesini destekledi. 'Okuyup, kurtulsun çocuk' dedi. Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi, yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Ben de ilgilendim. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Engelsiz Bir Aile "SERÇEV" Serebral palsili bireylerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek bu sorunların çözümlenmesi gerektiğini düşünen serçev, 2002 yılında serebral Palsili bireylere sahip aileler tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan bugüne serçev ailesi, serebral Palsili bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması, akranları gibi yaşamlarını sürdürmeleri, başarılarının fark edilmesi için gece gündüz demeden dur durak bilmeden kocaman yüreklerin birleşimiyle muhteşem çalışmalara imza atmıştır atmaya devam ediyor. Bu değerli ailenin Kocaman yürekleri, yılmadan, bıkmadan ellerini taşın altına koyarak serebral Palsili bireylerin en verimli şekilde haklarından yararlanması için ciddi bir şekilde mücadele ediyor. Uzun lafın kısası "HERKES İÇİN KALİTELİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM" diyen dernek ekibi birçok sorunu zaferle sonuçlandırdı ve sonuçlandırmaya devam ediyor. Haydi sizde haklı zaferler elde eden yüreği kocaman olan bu güzel aileye katılarak daha çok serebral Palsili bireye ulaşmak için muhteşem çalışmaların üretilmesine destek olun. SERÇEV'E KATIL ENGELLERİ KALDIR!!! DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Serçev; tüm zorlukları ve kolaylıkları, sevinçleri ve üzüntüleri, başarıları ve başarısızlıkları; ırk,din,dil,fikir ayrılıkları gözetmeksizin kollarını açan, tüm serebral palsili çocukları ve ailelerini sarıp sarmalayan büyük yürekli bir ANNE'dir. DEVAMINI OKU
Engelsiz Bir Aile "SERÇEV" Serebral palsili bireylerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek bu sorunların çözümlenmesi gerektiğini düşünen serçev, 2002 yılında serebral Palsili bireylere sahip aileler tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan bugüne serçev ailesi, serebral Palsili bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması, akranları gibi yaşamlarını sürdürmeleri, başarılarının fark edilmesi için gece gündüz demeden dur durak bilmeden kocaman yüreklerin birleşimiyle muhteşem çalışmalara imza atmıştır atmaya devam ediyor. Bu değerli ailenin Kocaman yürekleri, yılmadan, bıkmadan ellerini taşın altına koyarak serebral Palsili bireylerin en verimli şekilde haklarından yararlanması için ciddi bir şekilde mücadele ediyor. Uzun lafın kısası "HERKES İÇİN KALİTELİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM" diyen dernek ekibi birçok sorunu zaferle sonuçlandırdı ve sonuçlandırmaya devam ediyor. Haydi sizde haklı zaferler elde eden yüreği kocaman olan bu güzel aileye katılarak daha çok serebral Palsili bireye ulaşmak için muhteşem çalışmaların üretilmesine destek olun. SERÇEV'E KATIL ENGELLERİ KALDIR!!! DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Serçev; tüm zorlukları ve kolaylıkları, sevinçleri ve üzüntüleri, başarıları ve başarısızlıkları; ırk,din,dil,fikir ayrılıkları gözetmeksizin kollarını açan, tüm serebral palsili çocukları ve ailelerini sarıp sarmalayan büyük yürekli bir ANNE'dir. DEVAMINI OKU
Engelsiz Bir Aile "SERÇEV" Serebral palsili bireylerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek bu sorunların çözümlenmesi gerektiğini düşünen serçev, 2002 yılında serebral Palsili bireylere sahip aileler tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan bugüne serçev ailesi, serebral Palsili bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması, akranları gibi yaşamlarını sürdürmeleri, başarılarının fark edilmesi için gece gündüz demeden dur durak bilmeden kocaman yüreklerin birleşimiyle muhteşem çalışmalara imza atmıştır atmaya devam ediyor. Bu değerli ailenin Kocaman yürekleri, yılmadan, bıkmadan ellerini taşın altına koyarak serebral Palsili bireylerin en verimli şekilde haklarından yararlanması için ciddi bir şekilde mücadele ediyor. Uzun lafın kısası "HERKES İÇİN KALİTELİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM" diyen dernek ekibi birçok sorunu zaferle sonuçlandırdı ve sonuçlandırmaya devam ediyor. Haydi sizde haklı zaferler elde eden yüreği kocaman olan bu güzel aileye katılarak daha çok serebral Palsili bireye ulaşmak için muhteşem çalışmaların üretilmesine destek olun. SERÇEV'E KATIL ENGELLERİ KALDIR!!! DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Serçev; tüm zorlukları ve kolaylıkları, sevinçleri ve üzüntüleri, başarıları ve başarısızlıkları; ırk,din,dil,fikir ayrılıkları gözetmeksizin kollarını açan, tüm serebral palsili çocukları ve ailelerini sarıp sarmalayan büyük yürekli bir ANNE'dir. DEVAMINI OKU
Engelsiz Bir Aile "SERÇEV" Serebral palsili bireylerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek bu sorunların çözümlenmesi gerektiğini düşünen serçev, 2002 yılında serebral Palsili bireylere sahip aileler tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan bugüne serçev ailesi, serebral Palsili bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması, akranları gibi yaşamlarını sürdürmeleri, başarılarının fark edilmesi için gece gündüz demeden dur durak bilmeden kocaman yüreklerin birleşimiyle muhteşem çalışmalara imza atmıştır atmaya devam ediyor. Bu değerli ailenin Kocaman yürekleri, yılmadan, bıkmadan ellerini taşın altına koyarak serebral Palsili bireylerin en verimli şekilde haklarından yararlanması için ciddi bir şekilde mücadele ediyor. Uzun lafın kısası "HERKES İÇİN KALİTELİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM" diyen dernek ekibi birçok sorunu zaferle sonuçlandırdı ve sonuçlandırmaya devam ediyor. Haydi sizde haklı zaferler elde eden yüreği kocaman olan bu güzel aileye katılarak daha çok serebral Palsili bireye ulaşmak için muhteşem çalışmaların üretilmesine destek olun. SERÇEV'E KATIL ENGELLERİ KALDIR!!! DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Serçev; tüm zorlukları ve kolaylıkları, sevinçleri ve üzüntüleri, başarıları ve başarısızlıkları; ırk,din,dil,fikir ayrılıkları gözetmeksizin kollarını açan, tüm serebral palsili çocukları ve ailelerini sarıp sarmalayan büyük yürekli bir ANNE'dir. DEVAMINI OKU
Engelsiz Bir Aile "SERÇEV" Serebral palsili bireylerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek bu sorunların çözümlenmesi gerektiğini düşünen serçev, 2002 yılında serebral Palsili bireylere sahip aileler tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan bugüne serçev ailesi, serebral Palsili bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması, akranları gibi yaşamlarını sürdürmeleri, başarılarının fark edilmesi için gece gündüz demeden dur durak bilmeden kocaman yüreklerin birleşimiyle muhteşem çalışmalara imza atmıştır atmaya devam ediyor. Bu değerli ailenin Kocaman yürekleri, yılmadan, bıkmadan ellerini taşın altına koyarak serebral Palsili bireylerin en verimli şekilde haklarından yararlanması için ciddi bir şekilde mücadele ediyor. Uzun lafın kısası "HERKES İÇİN KALİTELİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM" diyen dernek ekibi birçok sorunu zaferle sonuçlandırdı ve sonuçlandırmaya devam ediyor. Haydi sizde haklı zaferler elde eden yüreği kocaman olan bu güzel aileye katılarak daha çok serebral Palsili bireye ulaşmak için muhteşem çalışmaların üretilmesine destek olun. SERÇEV'E KATIL ENGELLERİ KALDIR!!! DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Serçev; tüm zorlukları ve kolaylıkları, sevinçleri ve üzüntüleri, başarıları ve başarısızlıkları; ırk,din,dil,fikir ayrılıkları gözetmeksizin kollarını açan, tüm serebral palsili çocukları ve ailelerini sarıp sarmalayan büyük yürekli bir ANNE'dir. DEVAMINI OKU
Engelsiz Bir Aile "SERÇEV" Serebral palsili bireylerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek bu sorunların çözümlenmesi gerektiğini düşünen serçev, 2002 yılında serebral Palsili bireylere sahip aileler tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan bugüne serçev ailesi, serebral Palsili bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması, akranları gibi yaşamlarını sürdürmeleri, başarılarının fark edilmesi için gece gündüz demeden dur durak bilmeden kocaman yüreklerin birleşimiyle muhteşem çalışmalara imza atmıştır atmaya devam ediyor. Bu değerli ailenin Kocaman yürekleri, yılmadan, bıkmadan ellerini taşın altına koyarak serebral Palsili bireylerin en verimli şekilde haklarından yararlanması için ciddi bir şekilde mücadele ediyor. Uzun lafın kısası "HERKES İÇİN KALİTELİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM" diyen dernek ekibi birçok sorunu zaferle sonuçlandırdı ve sonuçlandırmaya devam ediyor. Haydi sizde haklı zaferler elde eden yüreği kocaman olan bu güzel aileye katılarak daha çok serebral Palsili bireye ulaşmak için muhteşem çalışmaların üretilmesine destek olun. SERÇEV'E KATIL ENGELLERİ KALDIR!!! DEVAMINI OKU
Yaklaşık 2 yıldır dernekle alakalı tüm faaliyetleri aralıksız takip etmekteyim, çok düzgün ve topluma faydalı işler yapmaktalar. Açık Açık platformuna çok büyük katkı sağlayacağına inanmaktayım. Saygılarımla Turan Şahin DEVAMINI OKU
Yaklaşık 2 yıldır dernekle alakalı tüm faaliyetleri aralıksız takip etmekteyim, çok düzgün ve topluma faydalı işler yapmaktalar. Açık Açık platformuna çok büyük katkı sağlayacağına inanmaktayım. Saygılarımla Turan Şahin DEVAMINI OKU
Debra derneği ile daha önce ortak bir çalışma yaptık okulumuzda bir kampanya başlattık ve kelebek hastalarına medikal yardım toplayıp dernek yöneticileri ile birlikte hastalara ulaştırdık müthiş bir duyguydu çok iyi bir dernektir. DEVAMINI OKU
Yaklaşık 2 yıldır dernekle alakalı tüm faaliyetleri aralıksız takip etmekteyim, çok düzgün ve topluma faydalı işler yapmaktalar. Açık Açık platformuna çok büyük katkı sağlayacağına inanmaktayım. Saygılarımla Turan Şahin DEVAMINI OKU
Debra derneği ile daha önce ortak bir çalışma yaptık okulumuzda bir kampanya başlattık ve kelebek hastalarına medikal yardım toplayıp dernek yöneticileri ile birlikte hastalara ulaştırdık müthiş bir duyguydu çok iyi bir dernektir. DEVAMINI OKU
Yaklaşık 2 yıldır dernekle alakalı tüm faaliyetleri aralıksız takip etmekteyim, çok düzgün ve topluma faydalı işler yapmaktalar. Açık Açık platformuna çok büyük katkı sağlayacağına inanmaktayım. Saygılarımla Turan Şahin DEVAMINI OKU
Debra derneği ile daha önce ortak bir çalışma yaptık okulumuzda bir kampanya başlattık ve kelebek hastalarına medikal yardım toplayıp dernek yöneticileri ile birlikte hastalara ulaştırdık müthiş bir duyguydu çok iyi bir dernektir. DEVAMINI OKU
Yaklaşık 2 yıldır dernekle alakalı tüm faaliyetleri aralıksız takip etmekteyim, çok düzgün ve topluma faydalı işler yapmaktalar. Açık Açık platformuna çok büyük katkı sağlayacağına inanmaktayım. Saygılarımla Turan Şahin DEVAMINI OKU
Debra derneği ile daha önce ortak bir çalışma yaptık okulumuzda bir kampanya başlattık ve kelebek hastalarına medikal yardım toplayıp dernek yöneticileri ile birlikte hastalara ulaştırdık müthiş bir duyguydu çok iyi bir dernektir. DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik.Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti.Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti.Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi.Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım.Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi.Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular.Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar.Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta.Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti.Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı.Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin ölümcül hastalıklarla mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim.Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar.Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllü çalışanıydım. Mustafa'nın dilek hazırlıkları devam ederken birkaç 'dilek alımı' ve 'dilek gerçekleştirme' görevlerinde yer aldım.İstanbul Bahçelievler'de 7 yaşındaki Ahmet'i minopolise götürdük , gönlünce eğlenip hediyelerin tadını çıkarmıştı.Bana o kadar alışmıştı ki eve bırakırken benim gitmemi istememişti.Sonraları Esenyurt'ta Merve'nin yanına gitmiştik dilek alımı için , kısa bir süre sonrada dileğini gerçekleştirdik.En büyük hayali olan profesyonel fotoğraf makinesi hediye edilmişti ve o makineyle bizi çekerkenki mutluluğu görülmeye değerdi. Gittiğimiz dilek alımları ve dilek gerçekleştirmelerinde tanıştığım anne ve babaların duygularını çok iyi anlayabiliyordum.Kimisinin durumu Mustafa'dan daha ağırdı kimisininki ise daha hafif , ama görüştüğüm ailelerin çoğuyla hemen hemen aynı acıları çekmiştik , dolayısıyla çok rahat empati kurabiliyordum ve çocuklarının mutlu olmalarını ne kadar önemsediklerini çok iyi biliyordum. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu.İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken.Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den.Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu.Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın.Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi.Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı.Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti.Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti.En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi.Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi.En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı.Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik.Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti.Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti.Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi.Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım.Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi.Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular.Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar.Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta.Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti.Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı.Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin ölümcül hastalıklarla mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim.Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar.Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllü çalışanıydım. Mustafa'nın dilek hazırlıkları devam ederken birkaç 'dilek alımı' ve 'dilek gerçekleştirme' görevlerinde yer aldım.İstanbul Bahçelievler'de 7 yaşındaki Ahmet'i minopolise götürdük , gönlünce eğlenip hediyelerin tadını çıkarmıştı.Bana o kadar alışmıştı ki eve bırakırken benim gitmemi istememişti.Sonraları Esenyurt'ta Merve'nin yanına gitmiştik dilek alımı için , kısa bir süre sonrada dileğini gerçekleştirdik.En büyük hayali olan profesyonel fotoğraf makinesi hediye edilmişti ve o makineyle bizi çekerkenki mutluluğu görülmeye değerdi. Gittiğimiz dilek alımları ve dilek gerçekleştirmelerinde tanıştığım anne ve babaların duygularını çok iyi anlayabiliyordum.Kimisinin durumu Mustafa'dan daha ağırdı kimisininki ise daha hafif , ama görüştüğüm ailelerin çoğuyla hemen hemen aynı acıları çekmiştik , dolayısıyla çok rahat empati kurabiliyordum ve çocuklarının mutlu olmalarını ne kadar önemsediklerini çok iyi biliyordum. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu.İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken.Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den.Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu.Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın.Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi.Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı.Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti.Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti.En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi.Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi.En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı.Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Serçev; tüm zorlukları ve kolaylıkları, sevinçleri ve üzüntüleri, başarıları ve başarısızlıkları; ırk,din,dil,fikir ayrılıkları gözetmeksizin kollarını açan, tüm serebral palsili çocukları ve ailelerini sarıp sarmalayan büyük yürekli bir ANNE'dir. DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben furkan okula 9 yaşında başladım GÖKKUŞAĞI. İlk öğretim okuluna başlamadan önce 5 okula baş vurduk ama kimse bizi almadı ve sen engelisin diyerek beni geri cevirdi ama GÖKKUŞAĞI. Ilk ögretim okuluna başlayınca hayata bakış acım deyişti sercev ve GÖKKUŞAĞI İlk öğretim okulu bana engelerin aşılacagını ve toplumda. engelilerin de toplum da azımsanamıyacak. Kadar önemli olduğunu gösterdi şimdi engelsiz meslek lisemizin açılmasını bekliyoruz TEŞEKKÜRLER DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik.Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti.Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti.Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi.Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım.Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi.Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular.Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar.Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta.Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti.Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı.Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin ölümcül hastalıklarla mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim.Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar.Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllü çalışanıydım. Mustafa'nın dilek hazırlıkları devam ederken birkaç 'dilek alımı' ve 'dilek gerçekleştirme' görevlerinde yer aldım.İstanbul Bahçelievler'de 7 yaşındaki Ahmet'i minopolise götürdük , gönlünce eğlenip hediyelerin tadını çıkarmıştı.Bana o kadar alışmıştı ki eve bırakırken benim gitmemi istememişti.Sonraları Esenyurt'ta Merve'nin yanına gitmiştik dilek alımı için , kısa bir süre sonrada dileğini gerçekleştirdik.En büyük hayali olan profesyonel fotoğraf makinesi hediye edilmişti ve o makineyle bizi çekerkenki mutluluğu görülmeye değerdi. Gittiğimiz dilek alımları ve dilek gerçekleştirmelerinde tanıştığım anne ve babaların duygularını çok iyi anlayabiliyordum.Kimisinin durumu Mustafa'dan daha ağırdı kimisininki ise daha hafif , ama görüştüğüm ailelerin çoğuyla hemen hemen aynı acıları çekmiştik , dolayısıyla çok rahat empati kurabiliyordum ve çocuklarının mutlu olmalarını ne kadar önemsediklerini çok iyi biliyordum. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu.İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken.Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den.Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu.Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın.Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi.Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı.Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti.Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti.En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi.Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi.En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı.Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik.Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti.Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti.Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi.Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım.Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi.Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular.Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar.Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta.Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti.Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı.Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin ölümcül hastalıklarla mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim.Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar.Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllü çalışanıydım. Mustafa'nın dilek hazırlıkları devam ederken birkaç 'dilek alımı' ve 'dilek gerçekleştirme' görevlerinde yer aldım.İstanbul Bahçelievler'de 7 yaşındaki Ahmet'i minopolise götürdük , gönlünce eğlenip hediyelerin tadını çıkarmıştı.Bana o kadar alışmıştı ki eve bırakırken benim gitmemi istememişti.Sonraları Esenyurt'ta Merve'nin yanına gitmiştik dilek alımı için , kısa bir süre sonrada dileğini gerçekleştirdik.En büyük hayali olan profesyonel fotoğraf makinesi hediye edilmişti ve o makineyle bizi çekerkenki mutluluğu görülmeye değerdi. Gittiğimiz dilek alımları ve dilek gerçekleştirmelerinde tanıştığım anne ve babaların duygularını çok iyi anlayabiliyordum.Kimisinin durumu Mustafa'dan daha ağırdı kimisininki ise daha hafif , ama görüştüğüm ailelerin çoğuyla hemen hemen aynı acıları çekmiştik , dolayısıyla çok rahat empati kurabiliyordum ve çocuklarının mutlu olmalarını ne kadar önemsediklerini çok iyi biliyordum. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu.İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken.Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den.Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu.Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın.Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi.Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı.Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti.Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti.En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi.Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi.En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı.Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik.Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti.Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti.Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi.Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım.Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi.Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular.Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar.Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta.Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti.Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı.Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin ölümcül hastalıklarla mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim.Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar.Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllü çalışanıydım. Mustafa'nın dilek hazırlıkları devam ederken birkaç 'dilek alımı' ve 'dilek gerçekleştirme' görevlerinde yer aldım.İstanbul Bahçelievler'de 7 yaşındaki Ahmet'i minopolise götürdük , gönlünce eğlenip hediyelerin tadını çıkarmıştı.Bana o kadar alışmıştı ki eve bırakırken benim gitmemi istememişti.Sonraları Esenyurt'ta Merve'nin yanına gitmiştik dilek alımı için , kısa bir süre sonrada dileğini gerçekleştirdik.En büyük hayali olan profesyonel fotoğraf makinesi hediye edilmişti ve o makineyle bizi çekerkenki mutluluğu görülmeye değerdi. Gittiğimiz dilek alımları ve dilek gerçekleştirmelerinde tanıştığım anne ve babaların duygularını çok iyi anlayabiliyordum.Kimisinin durumu Mustafa'dan daha ağırdı kimisininki ise daha hafif , ama görüştüğüm ailelerin çoğuyla hemen hemen aynı acıları çekmiştik , dolayısıyla çok rahat empati kurabiliyordum ve çocuklarının mutlu olmalarını ne kadar önemsediklerini çok iyi biliyordum. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu.İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken.Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den.Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu.Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın.Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi.Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı.Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti.Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti.En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi.Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi.En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı.Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik.Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti.Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti.Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi.Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım.Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi.Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular.Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar.Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta.Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti.Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı.Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin ölümcül hastalıklarla mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim.Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar.Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllü çalışanıydım. Mustafa'nın dilek hazırlıkları devam ederken birkaç 'dilek alımı' ve 'dilek gerçekleştirme' görevlerinde yer aldım.İstanbul Bahçelievler'de 7 yaşındaki Ahmet'i minopolise götürdük , gönlünce eğlenip hediyelerin tadını çıkarmıştı.Bana o kadar alışmıştı ki eve bırakırken benim gitmemi istememişti.Sonraları Esenyurt'ta Merve'nin yanına gitmiştik dilek alımı için , kısa bir süre sonrada dileğini gerçekleştirdik.En büyük hayali olan profesyonel fotoğraf makinesi hediye edilmişti ve o makineyle bizi çekerkenki mutluluğu görülmeye değerdi. Gittiğimiz dilek alımları ve dilek gerçekleştirmelerinde tanıştığım anne ve babaların duygularını çok iyi anlayabiliyordum.Kimisinin durumu Mustafa'dan daha ağırdı kimisininki ise daha hafif , ama görüştüğüm ailelerin çoğuyla hemen hemen aynı acıları çekmiştik , dolayısıyla çok rahat empati kurabiliyordum ve çocuklarının mutlu olmalarını ne kadar önemsediklerini çok iyi biliyordum. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu.İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken.Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den.Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu.Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın.Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi.Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı.Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti.Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti.En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi.Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi.En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı.Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik. Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti. Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti. Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi. Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım. Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi. Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular. Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar. Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta. Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti. Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı. Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin hayati tehlikesi olan hastalıklar ile mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim. Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar. Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllüsüyüm. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu. İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den. Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu. Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın. Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi. Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı. Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti. Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti. En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi. Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi. En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı. Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik. Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti. Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti. Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi. Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım. Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi. Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular. Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar. Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta. Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti. Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı. Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin hayati tehlikesi olan hastalıklar ile mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim. Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar. Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllüsüyüm. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu. İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den. Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu. Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın. Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi. Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı. Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti. Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti. En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi. Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi. En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı. Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik. Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti. Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti. Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi. Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım. Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi. Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular. Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar. Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta. Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti. Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı. Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin hayati tehlikesi olan hastalıklar ile mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim. Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar. Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllüsüyüm. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu. İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den. Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu. Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın. Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi. Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı. Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti. Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti. En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi. Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi. En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı. Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
ETKİNLİK VE ÇALIŞMALARIMIZ İLE DERNEK AMACINA UYGUN OLARAK ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLERİMİZİN SOSYAL YAŞAM KALİTELERİ ARTTIRMAK İÇİN ORGANİZASYONLAR VE YARDIM FAALİYETLERİNDE BULUNMAKTAYIZ DEVAMINI OKU
ETKİNLİK VE ÇALIŞMALARIMIZ İLE DERNEK AMACINA UYGUN OLARAK ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLERİMİZİN SOSYAL YAŞAM KALİTELERİ ARTTIRMAK İÇİN ORGANİZASYONLAR VE YARDIM FAALİYETLERİNDE BULUNMAKTAYIZ DEVAMINI OKU
ETKİNLİK VE FAALİYETLERİMİZLE İŞBİRLİĞİNDE BULUNDUĞUMUZ RESMİ VE ÖZEL KURULUŞLARDIR. DEVAMINI OKU
ETKİNLİK VE ÇALIŞMALARIMIZ İLE DERNEK AMACINA UYGUN OLARAK ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLERİMİZİN SOSYAL YAŞAM KALİTELERİ ARTTIRMAK İÇİN ORGANİZASYONLAR VE YARDIM FAALİYETLERİNDE BULUNMAKTAYIZ DEVAMINI OKU
ETKİNLİK VE FAALİYETLERİMİZLE İŞBİRLİĞİNDE BULUNDUĞUMUZ RESMİ VE ÖZEL KURULUŞLARDIR. DEVAMINI OKU
WEB SAYFAMIZDA İŞBİRLİĞİNDE BULUNARAK ETKİNLİK VE FAATLİYETLERİMİZLE ÜYELERİMİZLE KATILDIĞIMIZ KURUMLARDIR DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlara karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
''Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim.'' DEVAMINI OKU
''Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim.'' DEVAMINI OKU
''Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim.'' DEVAMINI OKU
“Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
''Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim.'' DEVAMINI OKU
“Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
''Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum.'' DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
“Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
''Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum.'' DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
''Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum.'' DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
“Burada bir genç olarak söz sahibiyim” Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi ekibinin sunduğu "şiddetsiz bir dünya" hayalini hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim atölyesine katılmıştım ve çalışma sonrası bu hayalin gerçek olabileceğine inandım çünkü bunu deneyimledim. Grup yönetimi, çalışmanın tüm organizasyonu, eğitim programı, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek ve eylemek yani çalışmadaki her şey çok güzeldi. Bana umut verdi. Şiddetsiz bir iletişimin mümkün olduğuna artık inanıyorum ve değişime kendimden başlayacağım. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi ekibinin sunduğu "şiddetsiz bir dünya" hayalini hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim atölyesine katılmıştım ve çalışma sonrası bu hayalin gerçek olabileceğine inandım çünkü bunu deneyimledim. Grup yönetimi, çalışmanın tüm organizasyonu, eğitim programı, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek ve eylemek yani çalışmadaki her şey çok güzeldi. Bana umut verdi. Şiddetsiz bir iletişimin mümkün olduğuna artık inanıyorum ve değişime kendimden başlayacağım. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. DEVAMINI OKU
Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years